Ayasofya

 Ayasofya (Kutsal Bilgelik, Kutsal Erdem) dendiğinde günümüzde Yapıların Efendisi tabiri de kullanılmaktadır. Fakat günümüzdeki Ayasofya'dan önce biraz öncesine gitmekte fayda var. Ayasofya Hakkinda Bilgi turxtravelİmparator Constantinus, başkenti için bir kilise katedral ön görmemişti. Havariyun Kilisesi başlangıçta onun mozolesi olarak düşünülmüş, ancak 356 ya da 357'de Aziz Andreas, Timotheus ve Luka'nın kutsal kalıntılarının getirilmesinden sonra havarilere adanmıştı. 2. Constanius 350'den az önce Augusteion'un kuzeyinde biyik bir bazilika inşa ettirmeye girişti. Roma'dan çok Filistin örneğinden esinlenen yani Constantinus tarafından inşa ettirilen Kamame ve Beytlehem Kilisesi'ne yakın bir anlayışta olan bu kilisenin açılışı 15 Şubat 360'da Constantius tarafından yapıldı. Kilise İsa'ya adanmış ve adına sadece Büyük Kilise denmişti. Neredeyse bugünkü kilisenin genişliğinde ama ondan daha uzundu; 5 nefi ve galerileri bulunmaktaydı, ön kısmında ise narteks ve atrium yer alıyordu. 1934'te yapılan kazılar şimdiki dış narteskin önünde giriş revakının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu ilk yapıdan günümüze sadece kilisenin hazine bölümü kalmıştır. Bu hazine bölümü kilisenin kuzeydoğu köşesinde yer alan kubbeli yuvarlak yapıdır. 
 
 Kasım 403'te İmparatoriçe Evdokia Büyük Kilise'nin arkasında bir sütunun üzerine diktirdiği kendi gümüş heykelinin açılışını bol çalgılı, mimus ve dans gösterilerinin yapıldığı bir pagan şenliğiyle kutlamıştır. Piskopos Aziz İoannes Hrisostomos bu uygulamayı şideetle kınamış ve vaaz arasında Evdokia'yı Tevrat'taki İsabel'e benzetmiştir. Saray, psikoposu sürgün cezasına çarptırınca halk onun tarafını tutmuş ve çıkan ayaklanmalar sırasında kilise 20 Haziran 404'te yakılmıştır. Onarılan ikinci kilise ise 10 Ekim 415'te İmparator 2. Theodosios tarafından açılmıştır. Ocak 532'de Nika olarak tarihe adını yazdıran oldukça kanlı ayaklanmada ikinci yapı da yanmıştır. Bu ayaklanma sırasında Hipodrom'da 30-35.000 kişinin hayatını kaybettiği bilinir. Dönemin İmparatoru İustinianus (Jüstinyen) yeni Ayasofya Kilisesi'nin inşasına girişmiştir.
 
 İustinianus bu iş için Batı Anadolu'lu iki mimar seçti; Tralles'li (Aydın) Anthemios ile Miletos'lu İsidoros. Batı Anadolu Suriye'nin aksine erken hristiyanlık döneminin mimari anıtlarıyla öne çıkan bir bölge değildi. Çok geniş bir esin yelpazesinden yararlanan ve kuşkusuz imparatorca saptanan kesin bir programa uyan iki mimar, bütün Bizans Dönemi boyunca eşi benzeri bulunmayan bir yapı gerçekleştireceklerdi. Yapı 77 metreye 71,70 metrelik bir dikdörtgenin içinde yer alır. Planın merkezi olması kubbeyi yapının özü haline getirmiştir. Ortalama çağı 31,22 metre olan elips biçimli bir kubbe ilk yapılışında yerden 49 metrelik bir yükseklikteydi. Ayasofya inşa edildiği dönemde yaşamış olan yazarların dediklerine bakılırsa kubbesi "gökyüzüne altın bir zincirle asılmış" gibiydi. Mimarlarının dehasının yansıdığı bu yerçekiminden kurtulmuşluk izlenimi, kiliseyi ve kubbesini efsaneleştirmiştir. 
 
 İustianius çalışmaların başlamasından 5 sene 10 ay sonra 27 Aralık 537'de Ayasofya'ya girerken "Ey Süleyman Seni yendim" diye bağırmıştır. 
 
 Bir dizi depremin ardından Aralık 557'de kubbede çatlaklar görülmüş ve 7 Mayıs 558'de kubbe doğudaki yarım kubbeyi de sürükleyerek çökmüştür. Anthemios ve İsidoros artık hayatta değildi ve İustinianos 76 yaşındaydı. Yaşlı İsidoros'un Genç İsidoros'un başkanlık ettiği bir kurul dış cephedeki payandaları güçlendirmeye ve kubbeyi 7 metre kadar yükseltmeye karar vermişlerdir. Bugün görülen yapı 24 Aralık 562'de açılışı yapılan kilisenin bu yeni biçimidir. 
 
 İstanbul'un fethinden sonra camiye çevrilen yapıya Fatih Sultan Mehmet bir minare ekletti. Oğlu 2. Bayezid bir ikincisini, 2. Selim (Sarı Selim) ise diğer iki minareyi ekleyerek tam bir onarıma girişmiştir. Ayasofya'daki Hünkar Mahfili 3. Ahmed Dönemi'nde (1703-1730), sağ kanatta inşa edilen kütüphane ise 1. Mahmud döneminde (1730-1754) yapılmıştır. Mihrap 19. yüzyılda 1850'lerde Fossatti Kardeşler tarafında restore edilirken yenilenmiştir. Mihrap yanındaki şamdanlar 1526 yılındaki Budin Seferi dönüşü Kanuni Sultan Süleyman tarafından getirilmiştir. Bahçedeki şadırvan1. Mahmud dönemine ait olup, yapımı 1740'ta tamamlanmıştır. Şadırvanın şebekesi ve barok motifleri Osmanlı oymacılığının baş yapıtlarındandır. Ayrıca şadırvan aleminin üzerinde Enbiya Suresi'nden 30. ayetten alıntı bulunur; "Biz her şeyi sudan yarattık"... İçerideki 8 adet devasa levhada; Allah, Hz. Muhammed, 4 halife; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ile peygamberin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in adları bulunur. Sultan Abdülmecid Dönemi'nde yapılmış 7,5 metre çapındaki levhalar Hattat Mustafa İzzet Efendi'ye aittir. Ayrıca Hünkar Mahfili Sultan Abdülmecid,  Müezzin Mahfili ise 3. Murad Dönemi'nde eklenmiştir. 

Daha Fazlası için Ayasofya'yı uzman rehberlerimiz ile gezmeye ne dersiniz?

Kaynak: Ayasofya Kilisesi, Ayasofya, Ayasofya Gezisi, Ayasofya Camii, Ayasofya Hakkında, Ayasofya Bilgi, Ayasofya Turu, Ayasofya Gezisi, Ayasofya Turları, Ayasofya Okul Gezisi
 
Sultanahmet Turları için tıklayınız.

3. Ahmed Çeşmesi'ni içeren Okul Gezi Programları için Sultanahmet Okul Gezisi, Topkapı Sarayı Okul GezisiAyasofya Okul Gezisi 

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.